top of page
Deniz Gezmiş’li yıllar

 

Burak Göral - Hürriyet

Sanatçı Ali Cabbar’ın fotoromanı ‘Aşk Olsun Çocuk’, 6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş’in yaşamı üzerinden Türkiye’nin önemli bir dönemine ışık tutuyor. Biçimsel yaklaşımıyla da dikkat çeken kitap, görsel bir atlas, almanak niteliğinde.

 

18 yaşındaki oğlum geçenlerde yanıma geldi ve okulda duyduğu, arkadaşlarıyla tartıştığı Deniz Gezmiş hakkında ne düşündüğümü sordu. Arkadaşları arasında karışık fikirler varmış. Biraz YouTube’da dolaşmış ama yine de bölük pörçük bilgilerle dolmuş kafası.

 

Kitaplığımda Nihat Behram’ın yazdığı ‘Darağacında Üç Fidan’ (Everest) vardı ama üniversite sınavına hazırlanan bir delikanlıya bu konu için doğru ‘başlangıç’ kitabı sayılmayabilir diye düşündüm.
Sanatçı Ali Cabbar’ın kitabı ‘Aşk Olsun Çocuk’, tam da bugünlerde çıktı karşıma işte. Oğluma en geniş açıdan anlatmak istediğim ama toparlamakta zorluk çekeceğim bir meseleydi bu. Ayrıca bugünün ‘Z Kuşağı’ gençlerine tarihle ilgili bir şeyleri uzun uzun anlatabilmek başka türlü bir mesai gerektiriyor. Görsellikle ve dramatik bir omurga eşliğinde sunmak gibi... Zira dijital çağda bir Netflix ya da YouTube belgeseli olarak tertiplenmeyen hiçbir şey onların aralarındaki dolaşıma pek giremiyor doğrusu. O yüzden, görsel sanatçı Ali Cabbar’ın bu değerli çalışması, sadece gençlerin ilgisini çekecek bir tasarımla konuyu anlatmıyor, böyle bir belgesel için ilham kaynaklığı da yapıyor aslında!


Sanatçı, daha lise yıllarında yaşadığı coğrafyadaki olan bitenlere fazlasıyla ilgili bir gençmiş. Deniz Gezmiş onun heyecanla takip ettiği bir idolmüş. Üniversite yıllarında da Gezmiş’in Mamak’ta yatan arkadaşlarının kurduğu örgüte dahil olmuş, hatta bu yüzden 1980 darbesinden sonra tutuklanmış da.


Ali Cabbar’ın sergilerinden ve eserlerinden uzun uzun bahsedilebilir şüphesiz. Bu anlamda harika bir kariyere sahip. Ama kestirmeden söylenecek en önemli detay, bütün eserlerinde bazen belirgin bazen de daha içsel bir politik mesajın ya da bir duruşun varlığının yadsınamazlığı. Bu duyarlılığını elini sürdüğü her eserinde görebilmek mümkün...


Sanatçının Deniz Gezmiş üzerinden Türkiye’nin çok önemli bir dönemine bakış attığı bu fotoroman çalışmasını iki açıdan ele almak mümkün. Birincisi Boyut Yayınevi’nden çıkan 192 sayfalık kitap, biçimsel yaklaşımıyla bir sanat eseri. Hatta bir ‘pop art’ örneği de diyebiliriz. Ali Cabbar, II. Dünya Savaşı’nın sonundan yani 1945’ten başlayıp Türkiye ve dünyada olanları 1947’deki doğumundan itibaren Deniz Gezmiş’in biyografisini de içine yedirdiği görsel bir atlas, bir almanak, bir fotoroman oluşturmuş. Sayfalar aynen bir fotoroman estetiğinin yanı sıra zaman zaman grafik romanlara da yaklaşıyor. Zaten kendisi de çizgi roman sanatına olan merakını ve ilgisini pek saklamıyor.


Diğer açıdan; elbette içerik anlamında da ciddi bir değeri var bu eserin. Geçen yıl bu çalışmanın ilk halini kendi internet sitesinden bir PDF dizisi olarak da sunmuş Cabbar. Deniz Gezmiş’in ölümünün 50. yıldönümüne denk getirdiği sunuşunda, “Bu fotoromanda size, 2. Dünya Savaşı’nın bittiği 1945’ten, 1970’lerin başına kadar Türkiye’de ve dünyada yaşanan önemli siyasi, toplumsal ve kültürel olayların ışığında Deniz Gezmiş’i anlatacağım” diye söze başlamıştı. Şimdi aynı çalışma daha genişletilmiş haliyle, kitap formatıyla raflardaki yerini aldı. Doğrusu tam olarak söylediği şeyi de yapıyor Ali Cabbar. Öyle bir kurguyla bize sunuyor ki bütün olanı biteni; bir kez daha sağ siyasetin yarattığı sorunlara, sol siyasetin içinden çıkamadığı çelişkilere ve bir şeyler yapmaya çalışan ama her seferinde başı ezilen genç insanların öykülerine şahit oluyoruz. Bir kere bu anlamda beklendiği gibi fazlasıyla dramatik.


Ayrıca kitabın özellikle takip ettiği başka coğrafyalar da var. Mesela kendi devrim kahramanlarını üreten Afrika ülkelerini ve Küba’nın hikâyesini de oldukça önemsemiş sanatçı. Özellikle Küba Devrimi kitapta geniş yer buluyor kendisine. Dolayısıyla Deniz Gezmiş’in hikâyesini takip ederken, sadece dünya politikasının izlediği yolu değil, Che Guevara, Martin Luther King, Nelson Mandela, Patrice Lumumba gibi ‘gerçek’ kahramanları da takip ediyor/ettiriyor. Elbette 60’ların ikinci yarısından itibaren Deniz Gezmiş’in etkisi ve kapladığı yer artıyor, canımız giderek daha çok yanıyor.


Ali Cabbar’ın da belirttiği gibi “Deniz Gezmiş, toplumsal hafızada bıraktığı yer açısından Türkiye siyaset hayatının en önde gelen üç-beş kişisinden biridir. Geride bir direniş mirası bıraktı. Bugün hâlâ yaşayan ve umut vermeye devam eden bir direniş mirası”.
Gezmiş’in direniş mirası bugün hâlâ ilham kaynaklığı yapıyor gençlere. Adının gencinde ayrı, yaşlısında ayrı yarattığı bir etki var. Bu kitabın başardığı en önemli şey, bu etkinin altındaki sebepleri neredeyse eksiksiz bir şekilde doldurabilmesi. Deniz Gezmiş’i anlamak, o günlerin Türkiye’sini bilmek bugünün Türkiye’sini de anlamamızı kolaylaştırıyor doğal olarak. Bizim kuşak başaramasa da belki yeni kuşaklar gereken dersleri çıkarabilsinler diye...

AŞK OLSUN ÇOCUK�

DENİZ GEZMİŞ’İN
YAŞAMI VE MÜCADELESİ
Ali Cabbar
Boyut Yayınları, 2023
192 sayfa

bottom of page